Türk Tatlı Kültürünün Temsilcileri: Lokum ve Akide
Kültür, bir toplumu diğerlerinden farklı kılan değerler bütünü. Değerlerin sürdürülebilirliği ise dünün ve bugünün dengeli uyumuyla mümkün. Kuşaktan kuşağa aktarımın en güzel örnekleri geleneklerin tutkuyla geleceğe taşındığı toplumlarda görülüyor. Tatların kuşaktan kuşağa aktarılışı da bu tutkuya dahil.
Türk yeme-içme kültüründe tatlının yeri ayrı. Misafirlikte kahvenin, çayın yanında; bilhassa özel günlerde, kutlamalarda, bayramlarda tatlı ikram ediliyor. Doğumlarda süslü püslü çikolatalar hazırlanıyor, bayramlarda çocukların cepleri akidelerle dolduruluyor. Sohbetlerin tadına tat katan Türk kahvesine her zaman bir küçük lokum eşlik ediyor.
Vakti zamanında az bulunan, çok pahalı ve çok değerli olan şekerlemelere bugün kolaylıkla ulaşılabilse de onlar hâlâ çok kıymetli. Bilhassa doğal malzemelerle bakır kazanlarda kaynatılarak, mermer tezgâhlara dökülerek hazırlanan, el yapımı akideler, lokumlar. Bakır kazanda kaynayan bal, su, şeker öyle bir kıvam alıyor öyle lezzetleniyor ki akide, akide oluyor, lokum da lokum der işin ustaları. Maharet sabırla yoğuruluyor. Öyle bir maharet, öyle bir sabır, öyle bir özveri ki yılların emeğinin hakkını veriyor. El işçiliği bir sanat. El emeği göz nuru akideler, lokumlar ise birer sanat eseri.
Dünden bugüne, gelenekselden yeniye… Yıllar geçiyor, damak tadı değişiyor, lezzet dönüşüyor. Fındıklıdan çikolatalı fıstıklıya, sakızlıdan gül yapraklı narlıya çeşit çeşit lokumlar; naneliden menekşeliye, tarçınlıdan çilekliye çeşit çeşit akideler… Genç kuşaklar atalarından onlara miras kalan dillere destan tatların aktarılışına tanıklık ediyor.
Akide de lokum da Türk tatlı kültürünün en önemli temsilcilerinden.
Osmanlı döneminde padişahla yeniçeriler arasında güveni temsil eden, sarayın dışında çeşitli toplumsal ve dini kutlamaların önemli bir parçası olan akideyi anlatırken geçmişin sırlarını bugüne taşıdığından bahsetsek yanılmış olmayız. Proust’un söylediği gibi: “Geçmiş, zihnin hakimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında, hiç ihtimal vermediğimiz, somut bir nesnenin içinde gizlidir.” Bir küçük akide içinde kim bilir ne sırlar saklar!
Birkaç malzemeyle hazırlanan akidenin yapılışı ise sanıldığı kadar kolay değildir. Maharetin sabırla yoğurulduğu yılların emeğinin hakkının verildiği bir sanattır akide yapmak. Usta ellerde ağır ağır kaynatılır bakır kazanlarda, ardından usulca dökülür mermer tezgâhlara.